ÖLÜM
düş kırığı sokağından geçtim
ayağımı parçaladı camlar
haçlara yüklendi cesedim
çarmıhı boyadı kanlar

kefen renkli insanlar 
iğrenmeler döktü tenime
şekilsizliğe mahkum oldu ezgilerim
sessizliklerde biriktirdiğim
kıl-kurtları doluştu kımıl kımıl
sunaklar ölümden matine
sürüngen zincirlenmişlikler 
bütün umutlara kördüğüm 

katliamlara boğdu cenneti 
acımasızlıklardan deniz 
kanlı arazilerde sunağa yatırıldı saflıklar
bir kara gecede naçar kaldım, ümitsiz
yüreğimi dağladı dikenli sınırlanmışlıklar

yer ve gök çökmüşler 
bereketlere vahşi seferlerden akın
düş kırılması yansımış 
gözyaşlarından hüzünlü şafakların
kapatmışım kamaşmış gözlerimi 
gece kadar körüm
her sokak başında beni gözlüyor 
ajan kılıklı ölüm

ben gittikçe gelir peşimden tasasız
kendinden emin yakalayacak beni bir gün ıssızda
ve düşeceğim kollarına aşağılık yokolmuşluğun
geride ne kadar tasarlanmış yaşamalar kalsa da

Yusuf  ALTUNEL