SIR

akşam güneşi sırtımı acıtırken
yüzüne düşüyor gölgem

ne sözcüklerim 
ne de ellerim titriyor
kuramadığım cümlelerin fiil köklerini zamana salıp
dallarına tutunuyorum aklımı saran sarmaşığın
beş ayrı böcek kemiriyor derimin altında gövdemi
içime devriliyorum...
okşayıp, su verirken göğsünün yeşiline
dönüp arkamı, kendime soluyorum
sussam bileceksin 
konuşuyorum coşkuyla coşkuyla  
sesimin dürüstlüğünden korkup 
dünkü sesime playback yapıyorum
yüzümün yalanını bir aynalar bilir

kendimi ele vermiyor
kendime saklıyorum..

dikenleri zamana havale edilmiş
arsız bir anıya tutunarak çık istiyorum
en yeni yolculuklara
iki kişilik gülümsüyorum bu fotoğrafa

koparıp atıyorum dilinin ucundan...
bir bahçeyi ayrık otundan korur gibi 

intihar çoğul bir eylemdir aslında





Sevgi  KÖSE