Oscar WILDE

Şair, romancı, oyun yazarı ve editör Oscar Wilde 16 Ekim 1854'te Dublin'de doğdu, 30 Kasım 1900'de Paris'te yaşamını yitirdi. Tam adı Oscar Fingal O'Flahertie Wills Wilde'dır. Babası William Wilde, asıl mesleği cerrahlık olan yetenekli bir yazar; annesi Jane Francesca Elgee milliyetçi bir gazeteci ve aynı zamanda 'Speranza' takma adıyla şiirler yazan aydın bir kadındı. Oscar Wilde, Enniskillen'de Portora Royal School'da, Dublin'de, ünlü Trinity College' inde ve daha sonra üniversite eğitimi için 'Klasikler' bölümüyle ünlü Oxford'daki Magdalen College'da öğrenim gördü. Oxford yıllarında 1878'de Ravenna isimli şiiriyle Newdigate Ödülü'nü kazandı. Dante Gabriel Rossetti ve William Morris'in sözcülüğünü yaptığı 'Sanatlar ve Zanaatlar' hareketiyle öğretmeni Walter Pater 'ın görüşlerini birleştirdiği bir tür "sanat için sanat" anlayışını, hem İngiltere'de hem de Amerika Birleşik Devleti ve Kanada'da verdiği konferanslar ve okuma günlerinde canlı bir şekilde savundu. Bu dönemde, Amerikalı yazar ve şairler Henry Longfellow, Oliver Wendell Holmes ve Walt Whitman'la tanışma fırsatı buldu. Daha yirmili yaşları bitmeden giydiği giysiler, kıvrak zekası ve radikal görüşleriyle İngilizce konuşulan dünyada büyük bir üne kavuşan Oscar Wilde, 1884 yılında Constance Lloyd'la evlendi, iki çocuğu oldu. Aynı dönemde, yaşamını sürdürebilmek için Woman's World (Kadının Dünyası) isimli popüler bir kadın dergisinin editörlüğünü üstlendi; 1889 yılında kendini edebiyata vermek için işi bıraktı. 1890'lar boyunca Oscar Wilde, İngiliz edebiyatının en üretken, en parlak yazarlarından biri olarak kabul gördü ve 'Doksanlar' olarak bilinen kuşağın sözcüsü oldu. Fransız sembolist şairlerin etkisiyle yazdığı şiirleri, aristokrat yaşam tarzı ve Londra gece hayatında sık sık görünmesiyle, dönemin önde gelen sanatçıları, Kraliyet Ailesi üyeleri ve politikacılardan oluşan seçkin bir arkadaş çevresi edinen Wilde, aynı zamanda A Woman of No Importance (Önemsiz Bir Kadın, 1893), An Ideal Husband (İdeal Bir Koca,1895) ve The Importance of Being Earnest (Ciddi Olmanın Önemi,1895) isimli oyunlarıyla Londra tiyatrolarının en popüler oyun yazarı oldu. İlk ve tek romanı The Picture of Dorian Gray (Dorian Gray'in Portresi) 1891' de kitap olarak yayımlandı ve içeriğinin örtülü dili, dönemine göre yadırgatıcı tuhaflığı ve içerdiği eşcinsel imalarla dönemin en çok gürültü koparan yapıtı oldu. Wilde 1891'de tanıştığı 'Bosie' dediği Lord Alfred Douglas'a âşık oldu ve ailesini terk etti; sürdürdükleri şatafatlı yaşam tarzı ve eşcinselliklerini saklamayışlarıyla çift, hem arkadaşlarının hem de Londra basınının öfkesini üzerine çekti. Douglas'ın babası, Queensbury Markizi, gaddarlığı, dar kafalılığı ve inatçılığıyla ün yapmış, güçlü ve etkili bir İngiliz aristokratı, kardeşi ise Başbakan Lord Roseberry'nin özel sekreteriydi. Kendisini, o dönem özel bir yasayla yasaklanmış olan eşcinsellikle suçlayan Queensbury Markizi'ne karşı Oscar Wilde, 1895 yılında hakaret davası açtı. Ancak dava öyle bir şekilde gelişti ki, en sonunda görgü tanıkları ve basın, Oscar Wilde'ı eşcinselliğin, yozlaşmanın ve her tür modern kötülüğün öncüsü olarak suçladılar ve ahlâki bir tartışmanın vesilesi yaptılar. Sonraki dönemde yapılan akademik çalışmalarda, İngiltere'de 1890'ların en önemli olaylarından biri haline gelen 'Wilde Davası'nın, iktidardaki 'liberal' Roseberry hükümetinin kabinesinde yer alan eşcinsel bakanlar ile başbakan Roseberry'nin 'kendi' eşcinselliğinin üstünü örtmek için, özellikle Wilde'ı iki yıl kürek cezası mahkumiyetiyle sonuçlandırıldığı öne sürülür. Oscar Wilde cezasını 27 Mayıs- 4 Temmuz 1895 arasında Pentonville, 4 Temmuz-20 Kasım 1895 arasında Wandsworth, 20 Kasım 1895-18 Mayıs 1897 arasında Reading Hapishanesi'nde geçirmiştir. İçerideyken bütün mal varlığını, arkadaşlarını, saygınlığını yitirmişti. 1897'de özgür kaldığında, Reading Zindanı Baladı isimli şiiriyle G.K. Chesterton gibi muhafazakârlığı ile ünlü yazarların övgülerini aldı. Hapisteyken sürdürdüğü bir başka çalışması, Alfred Douglas'a yazdığı ve can dostu Robert Ross'un "De Profundis" ismini verdiği uzun mektuptur. Artık oyunlarını hiçbir tiyatronun kabul etmeyeceğini bilen Wilde, düştüğü zor durumdan kurtulmak için arkadaşlarından maddi yardım isteyerek ve Alfred Douglas'la yeniden bir araya gelerek İtalya'yı gezdi; sonunda Paris'e yerleşti. Yoksulluk ve yoksunluk içinde Paris'te bir otel odasında kalmaya başlayan Wilde, 30 Kasım 1900'da, parasız pulsuz, karısından ve iki çocuğundan uzakta, kaldığı otel odasında menenjitten öldü; Paris'teki La Pére Lachaise Mezarlığına gömüldü.