NE Kİ HİÇ
Haikular
86.
Aceleyle gelip geçer Martı
oysa
biryere gitmez.
10 Kasım'94
Çiftehavuzlar

87.
Lodos geldi--
belirsiz:
hangisi Yaprak, hangisi Yağmur...
11 Kasım'94
Çiftehavuzlar


			92.
			Yeşil pencereler
			sarı pencereler --
			benimki, beyaz...
			10 Kasım'94
			Çiftehavuzlar


95.
Deniz ile Gök
aynı renkse
fırtına gelecek demek.
22 Kasım'94
Karamürsel


		202.
		Tam da göremediğinde
		köpürüverir gene
		Dalga.
		22 Kasım'94
		Karamürsel


			200.
			Bakalım şu son pencere de
			Ne zaman sönecek
			artık...
			10 Mart'95
			Çiftehavuzlar



319.
Yapraklar titriyorlar
beklentileriyle --
neredesin? ...
10 Mart'95
Çiftehavuzlar


		312.
		Sipsivri minare --
		ne istiyorsun:
		yeri mi, göğü mü? ...
		10 Haziran'95
		Eskişehir


			66.
			Ne çok şey oluşuyor
			senden uzakta --
			uzaksın işte
			17 Ekim'94
			Çiftehavuzlar



4.
Martı seslerinden
anlarsın
Deniz'e yaklaştığını.
14 Temmuz'94
Çiftehavuzlar


		(numarasız)
		Bademlerimi sakla--
		dönünce
		alacağım onları
		16 Ekim 1992
		Yalıkavak


			(numarasız)
			Ağaçlar
			kulak kabartmışlar:
			Dolunay'ı dinliyorlar.
			24 Mayıs'94
			Çiftehavuzlar



5.
Seni sevdiğimden başka
hiçbir şeyden
emin değilim--
22 Temmuz
Çiftehavuzlar

		129.
		Kirli denizde
		ak Martılar
		nasıl temizleniyorlar?
		1 Ocak'95
		Karamürsel


			126.
			"Bir deniz bulmak,
			anlamak en sonunda da
			yaşamak ne?"
			17 Aralık'94
			Çiftehavuzlar



376.
Sen mezarım olsaydın
mışıl mışıl uyurdum
içinde.
17 Kasım'95
Çiftehavuzlar



		426.
		NE Kİ HİÇ

		Şimdi gelecek
		sana Bahar yeniden:
		bırak, bilme, ne --

		ne bil, ne bilme:
		gelsin hepsi yeniden
		sen bilmeden, hiç...
		30 Mart'96
		Çiftehavuzlar


			372.
			Göğsündeki tuz tanelerini
			pırıldatıyor
			Güneş.
			30 Eylül'95
			Yalıkavak



322.
Kırlangıç,
Sinek'ten daha hzılı olmak zorundadır,
ki --
22 Haziran'95
Çiftehavuzlar


		295.
		Kaç tane Güneş var
		gözümde -- sayamıyorum
		bir türlü...
		30 Mayıs'95
		Yalıkavak


			19.
			Capcanlı Sardunya çiçekleri
			sonlarından
			habersiz.
			30 Ağustos'94
			Arkent


16.
Yavaş rüzgârı
altına alıp
denize gitti Martı
28 Ağustos'94
Arkent


		206.
		Unutma:
		dünyanın geçişinden
		arta kalanlar var.
		18 Mart'95
		Karamürsel



			412.
			Çoğaltıp durma
			haiku'larını -
			bak şu dingin Karga'ya:

			ne zaman
			huzur bulacak
			bu çalkantılı yaşamın?

			- orada işte:
			ki hiç - -
			11 Mart'96
			Çiftehavuzlar

"Haiku yazdığımı -yani, yazdıklarımın haiku olduğunu- başlangıçta farketmedim. Başo'yla tanışmam
Mayıs'93'de oldu; oysa çok önceleri, ancak haiku sayılabilecek metinler yazmıştım -yani, sonradan 
farkettim ki, yazmışım...(tümceler'e aldığım metinlerin birçoğu, ilk kavranış açısından da, kâğıda
dökülüş açısından da -bazısı biçimsel olarak bile-, haiku sayılabilir.)
(...)

Belki, çekici olan, sınırlandırılmışlıktı: "Pekâlâ, söyle bakalım ne söyleyeceksen; ama yalnızca onyedi
nefesin var - ona göre!.." gibi bir kısıt, sanki rahatlatıcıydı bile: Yalnızca "söyle, hızla; ve geç..." gibi
bir anlamda da değil -imbiklemek gibi birşey: "Özü bul -çok söyleme: tam yeterince..." gibi...
(...)

sezinlemeye başladım haiku'nun anlamını:-
Anlık bir anlam: gözüküp geçivereren bir görünüm -göze çarpıveren bir kavrama- daracık kavrayış
aralığından görülüveren kocaman dünya...
	Geçiciliğin kalıcılığı -
	kalıcı bir geçicilik..."

Oruç ARUOBA, Ekim 1996
Oruç ARUOBA