UZUN ŞİİR - KISA ŞİİR

 Geçende  bir  ozan  arkadaşım,  yeni  yazdığı  dört beş dizelik güzel bir  şiirini  okudu  bana;  o  şiir  üzerine konuşurken,  uzun  şiir-kısa şiir konusuna değindik. Şunu merak ediyordum  ben : Arkadaşımın,  o dört beş  dize  ile  verdiği,   vermek  istediğinin   tümü   müydü?  Başka  bir değişle,  onu   bu  dört   beş  dizeyi   yazmaya  iten  düşünce  daha   da geliştirilmeye   elverişli   değil   miydi?  Bir  ozan,   niçin   kimi   zaman düşüncelerinin ardına takılıp gidebildiğince gidiyordu da, kimi  zaman az sözle   yetiniyordu?   Konuların   (salt  anlaşma  kolaylığı  sağlamak için kullandığım bu cözcükten ötürü bağışlanmamı dilerim, yoksa konulu şiir değildir sorunumuz)  geliştirilmeye  elverişli olanı, olmayanı mı vardı ve bunlar ne yoldan ayırd edilebilirdi?  Konuşmamızın sonunda anlaşıldı ki o  ozan  tanıdığım,  sadece çok vakti olmadığı için kısa kesmiş, dört beş dize ile yetinmişti.  Demek  kısa şiirler, vakitsizlikten ötürü kısa şiirdiler. Bunun gibi, tembellikten ötürü,  yorgunluğuna  katlanamamaktan  ötürü geliştirilmeden  bırakılmış  şiirler  bulunduğunu  da  düşünebiliriz. Bütün bunların    dışında    kısa    şiiri,    salt    kısa   şiir   için   yazmak   diye anlatabileceğimiz   bir tutum da var ki, bu tutum, "Şiir kısa olur!" savını içinde taşımaktadır.
     (...)  Bugün  bizim  kısa  şiirleri uzun şiirlere, ya da uzun şiirleri kısa şiirlere  yeğlememizin  ne  gibi  nedenlere  dayandığı sorusu kolay kolay çözülemez.  Uzun  bir  şiiri,  kısa  bir  şiir  gibi  sevmemize hiçbir  engel yoktur.  Ama  daha  ileri  gidersek,  "Uzun  şiir  nedir,  kısa  şiir nedir?" sorusunu   sormak   gerekir;   kaç   dizeye  kadar   kısa  şiir de  kaçıncı  dizeden sonra uzun şiir  başlar?  İşte  bu  soruyu  karşılamadan konuyu aydınlatamayız sanırım.
     Edgar  Allan  Poe,  31  Ağustos  1850' de  yayımlanan,  From  the Poetic   Principle    adlı    yazısının    bir    yerinde  şöyle  diyor :  "Şu  kanıya   vardım  ki,  uzun  şiir  diye  bir şey yoktur. Uzun şiir sözünün sadece apaçık bir çelişki  olduğunu ileri sürüyorum."
      Uzun  şiire   karşı  ilk  başkaldıran   Edgar   Allan   Poe'dur,    diye düşünmekte büyük bir yanlışlık olmasa gerektir. Başka bir deyişle,  kısa şiiri,   yeni   bir  şiir  anlayışı   olarak   ortaya   süren  çağdaş  şiirdir  ve onun babası sayılan da Edgar Allan Poe' dur. Ancak Poe' nun, sözgelişi Raven  şiiri  108   dizeliktir.   Şimdi   108  dizelik  bir  şiiri  kısa  şiir  mi sayacağız, uzun şiir mi?
    Burada  yapılacak  ilk  iş,  konuyu  dize  sayısına   bağlı   görmekten kurtulmak  olmalıdır,  sanıyorum.  Çağdaş  şiir  anlayışı, şiirden öyküyü atmak  amacından doğmuştur, denilebilir; bu ise sözgelişi, Homeros'un, Dante' nin,   Fransız  klasik    ozanlarının   ve   bir   anlamda  romantik ozanlarının   şiir   anlayışına   karşı   çıkmak   demektir. Gerçekten  de,  Homeros' u  alırsak,  o  iki  büyük  koçaklamanın   onca   uzun olması, bütün    ayrıntıları    ile    bir    savaşı    ve    bir    deniz    yolculuğunu anlatmasından,   giderek   bir parçayı    önce   ozanın,  sonra  kişilerden birinin diliyle, daha sonra da başka bir kişinin diliyle olmak üzere birkaç kez anlatmasındandır. Öyküyü, tarihi, dini, ansiklopedik bilgileri  çıkarıp atınca, yeni şiir ister istemez, eski şiire bakarak kısa olacaktır.
   Bu  açıdan   bugün   uzun   şiir - kısa   şiir   tartışması,   bana   gelir   ki, baştan başa gereksizdir.  O  tartışma, yeni şiirin, çağdaş şiirin ortaya çıkışı  sırasında,  yüz yıl  önce gerekliydi. Bugün kısa şiir sözünden, beş altı  dize  içinde  dönüp  durmayı anlamak, bu bakımdan , sadece yanlış olmakla  kalmaz,  bir  şiirin  geliştirilmesine,  bu yoldan görütlemeye de karşı  durmak  olur, vakit  darlığından ya da  değil, tembelliği yerleştirir, fantaziyi  nükteye  indirir  ve  ozanlığı  kolay  göstererek şiirin  eğitimsel yanını çürütür.

 

Melih Cevdet ANDAY