TÜRK KÖYLÜSÜ

Topraktan öğrenip
                      kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
                       Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad'dır
               Kerem'dir
                               ve Keloğlan'dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
                   el alır,
kanadı kırılır
                   çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
O, «Yûnusû biçâredir
       baştan ayağa yâredir,»
ağu içer su yerine.
Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
ve bir kerre vakterişip :
                                «—Gayrık yeter!...»
                                                           demesinler.
Ve bir kerre dediler mi :
«İsrafil surunu urur
           mahlukat yerinden durur»,
toprağın nabzı başlar
                              onun nabızlarında atmağa.
Ne kendi nefsini korur,
                              ne düşmanı kayırır,
«Dağları yırtıp ayırır,
  kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...»