HER ŞEYİ KUŞATIR SEVDA

Gizem deyip başlıyorum adına
Cılız bir güneş, soldu solacak
Bir haziran sonu ki yağmur bekleniyor
Akıyor insanlar kendi dünyalarında
Ve herkes anlatabilir bir ağrıyı
Ben söylesem bu yaz akşamını
Biri bir sevda titreşiminden söz etse
Düşün ki saçlarını savuruyordu rüzgâr
Gözleri gülüyor ama karanlık kirpikleri.

Hadi konuşalım o umarsız ağrıdan
Boğuk bir ses, benim olmayan asla
Gözlerim kısılıyor ve bulantı aniden
Şuramda bir ağrı, şurama kadar
Yanıyor gözlerim, bir duman gözlerimden.

Konuşulsun yağmurun dolandığı o günden
Cılız da olsa güneşti o şakaklarımızda
İnsanlar... İnsanlar hep yanlarımızda
Akıyor kalabalık dalgın bakışlarımda
Düşün ki saçlarını savuruyordu rüzgâr
Ben, gizem diyordum her şeyin adına.

İki can yürüsün ve birbirinden habersiz
İki can, iki yürek, tek kalp ağrısı bir de
Biri desin ki saçlarında haziran
Kirpiğinde mavilik, kirpiğinde gökyüzü
İki can ve akıyor insanlar dünyalarında
Biri desin ki sözlerin ne yararı var
Biri desin ki bırak başlasın sevda.

Bir haziran akşamı yetmiş dokuz yılında
Elini uzat ve ayrıl, yer sarsılıyor
Elini uzat ve ayrıl, dolanıyor bulutlar
Elini uzat ve ayrıl, günlerden salı.

Birtakım lekeler, bulutlar akıyordu
Etrafta insanlar bir karaltı olarak
Biri diyecek ki ellerin titriyordu
Biri saati sorsa ağlayacaktım
Elini uzat ve ayrıl, kararıyor bulutlar
Bütün hızıyla o zehir damarlarımda
Gökte haziran, yağdı yağacak yağmur
Geçip gidiyordu dünya bakışlarımda
Birtakım lekeler, bulutlar akıyordu
Ben, gizem diyordum bunların adına.

Elbet hızla akıp gidiyordu hayat
Kaç zamandır görmediğim ışıltılı bir yüz
Belki de coşkulu bir haber vardı akşama
Bir zaman sonra her şey unutulsa da
Kardeşim, yüreğim koca bir diş gibi sızlıyordu
Biri diyordu ki bırak başlasın sevda
Ötekinin kirpiğinde acımasız karanlık
Gizem deyip geçiyordum bunların adına
Bir türlü başlamıyordu yağmur
Her şeyi, her şeyi kuşatıyordu sevda.






EROL ÇANKAYA