ZULÜMLER YAĞMUR GİBİ 
YAĞMAYA BAŞLAYINCA 
 

Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri gibi: 
Gişe çoktan kapalıdır. 
Yaklaşan bir sel felaketi karşısında kenti uyarmak 
                                                                            isteyen biri gibi: 
Ama başka bir dilde konuşan. Kimse anlamayacaktır onu. 
Dört kez kendisine bir şey verilen bir kapıyı 
beşinci kez çalan bir dilenci gibi: 
Beşinci kez aç kalır. 
Yarasından kan boşanan ve doktoru bekleyen biri gibi: 
Kan durmaz, hep boşanır. 

Biz de ortaya çıkıyor ve bize yapılan zulümleri haber 
veriyoruz. 

İlk kez arkadaşlarımızın yavaş yavaş katledildiğini 
                                                                          bildirdiğimizde 
çığlıklar göklere ağdı. 
Yüz kişiydi katledilen. Ama bin kişi katledildiğinde 
ve ölümlerin sonu gelmediğinde bir sessizlik 
                                                                      kapladı ortalığı 

Zulümler yağmur gibi yağmaya başlayınca 
"dur!" diyen olmaz artık, 

Cinayetler üst üste yığılmaya başlayınca görülmez 
                                                                                oluverirler. 
Çekilen acılar dayanılmaz olunca duyulmaz artık 
                                                                                hiçbir çığlık. 
Çığlıklar da yaz yağmuru gibi yağar. 




Bertolt BRECHT

Çeviri : A. KADİR - Gülen AKTAŞ