ATEŞTEKİ İBRAHİM'İN ŞARKISI

Alacakaranlığın kanlı göçüğünde

bir başka adam var.

Toprağı yeşil istiyordu

ve aşkı en güzel kadınlara yaraşır.

Onun gözünde

                        bu

değildi o kadar da değersiz bir hediye

toprağa ve taşa yaraşacak.

Ne adam! Ne adam!

            Diyordu ki

kalbe yaraşan

aşkın yedi kılıcıyla

            kan içinde kalmak

ve gırtlağa yaraşan

en güzel adları

            söylemek.

İşte böyle bir aşktı demirdağın arslanı adam

yazgının kanlı meydanından

Aşil gibi geçti.

Bir çelik vücutlu:

                        ölümünün sırrı

aşk kederi ve

yalnızlık gamıydı.

***

"Âh, gamlı İsfendiyar!

Senin için iyisi

gözlerini kapamak!"



"Değil mi;

Biri

            yetmez miydi

                        kaderimi yazmaya?

Yalnız olan ben

            etmedim feryat!

Gömülmeye

            razı oldum

                        ben.

Bir sestim ben

-şekiller içinde bir şekil-

ve bir mânâ buldum.



Ben vardım

ve ben oldum;

            ne bir gül goncası

            ne bir kök sürgünü

            ne ormandaki bir tohum

Tıpkı

            gökyüzünün secde ettiği

                        şehit

                                   bir halk adamı gibi.

***

Değildim ben

            başı önde zavallı bir kulcağız

            ve benim cennetim

itaat ve alçakgönüllülüğün patika yolu

                                                           değildi.

Başka tanrı gerekliydi bana

çaresizlik azığına

                        boyun eğmeyecek

                                   bir kula yaraşan.



Ve başka bir

                        tanrı

                                   yarattım."

***

Yazık! Demirdağın arslanı!

                                   Sen vardın

ve bir dağ gibi

düşmeden yere

sızlanmadan, kararlı

                        ölmüştün.

Ama ne tanrı, ne şeytan.

senin yazgını

            bir put yazdı

başkalarının taptığı.

Başkalarının

            taptığı

                        bir put.



Ahmed  ŞAMLU

Çeviri: Prof.Dr. Mehmet KANAR